Televizyonda ciddi boyutta bir ırkçılık var

Televizyonda ciddi boyutta bir ırkçılık var
Giriş Tarihi : 08.04.2013 - 11:00
Güncelleme Tarihi : 08.04.2013 - 11:00
Televizyonda ciddi boyutta bir ırkçılık var

'Ağır Roman Yeni Dünya' dizisinin oyuncularından Nesrin Cavadzade ile konuştuk. 30 yaşındaki yıldız, "Türkiye'de oyuncular apolitize bir yaşam sürüyor. Oyuncuların tepkilerini sadece 'Şehir Tiyatroları Yok Edilemez' eyleminde gördüm" diyor.

Kara Leyla’dan bahsederek başlayalım. “Hiçbir role hazırlanırken bu kadar acı çekmemiştim” demiştiniz....

O cümleyi daha dizi yayımlanmadan önce söylemiştim, rolüm hakkında çok fazla detay veremiyordum. Ama şimdi söyleyebilirim. Kara Leyla’nın bir oryantal geçmişi var; özellikle Salih hapse girmeden önce, çeşitli ortamlarda, ortalarda oynamayı çok seven bir kadın. Çok kıskanç olan Salih bundan nefret ediyor ve dans etmesini yasaklıyor. Ancak Leyla, Salih hapisten çıktıktan sonra, bu ‘oynama’ işini bir kıskandırma mekanizmasına, bir araca dönüştürüyor ve sevgilisinin damarına basmak için dans ediyor. Bu rolüm için önemli bir noktaydı; hazırlık aşamasında üç ay oryantal dans dersi aldım. Bedenimi farklı kullanmak, o kıvraklığa erişmek zor geldi, çünkü dansla pek alakam yoktu. Yani bahsettiğim daha ziyade fiziksel bir acıydı.

Leyla’nın ruhen sizi zorladığını düşünmüştüm, bugüne kadar hep ‘zorlu’ kadınları canlandırdığınız için...


Doğru. Gerçi sinema projelerinde daha çok seçme imkânım oluyor canlandırdığım karakterleri, ama dizilerde pek böyle bir şansım yok. “Beni çok zorlayacak bir karakter, ya da çok zor bir kadın, onun için seçtim” diyemem dizilerdeki rollerim için, daha ziyade filmlerde bunu tercih edebiliyorum. Ama şöyle söyleyebilirim: ‘Kara Leyla’ oynadığım en zorlu dizi karakteri, hayata tutkuyla bağlı, seksi, sert, pes etmeyen bir kadın. Birkaç röportajımda söylemiştim, ‘Mahallenin Karmen’i, ‘Kolera’nın Karmen’i diye. Aynen öyle bir kadın, sağı solu belli olmayan, aşkını çok tutkulu yaşayan, kıskanç, baskın.... Rolüme aşık oldum diyebilirim, her zaman böyle karakterleri görmüyoruz çevremizde.

Rolünüze âşık olduğunuz için mi seçtiniz bu projede yer almayı?


Biraz öyle, biraz da kadronun bu denli ağır olması etken oldu. Yani, bakarsanız kadroda yer alan herkes çok iyi. Bir kişinin yörüngesinde gitmiyor dizi. Onur (Saylak), Begüm (Birgören), Özge (Özpirinççi) hep çok kuvvetli rollerde. Bunun yanı sıra Sumru Yavrucuk, Murat Daltaban, Macit Koper, Erkan Bektaş gibi isimler var kadroda. Yönetmenimiz Metin Balekoğlu da çok iyi... Bu isimleri bir arada toplamak kolay bir şey değil. Aynı zamanda senaryo çok sağlam, ilk bakışta ‘tamam’ diyebileceğiniz türden hem de... İzleyen hiç kopmuyor, her bölüm çok yoğun, heyecan verici bence...

Türkiye ’de oyuncu olmaktan bahsedelim; yurtdışındaki meslektaşlarınıza kıyasla, nasıl burada işleyiş?


Yurtdışında oyuncular, ülkelerini hatta dünyayı etkileyen her türlü politik meseleye tepkilerini gösteriyor ve eylemlerde en ön sırada yer alıyorlar. Ancak Türkiye’de oyuncular son derece apolitize bir yaşam sürüyor. Oyuncuların tepkilerini sadece ‘Şehir Tiyatroları Yok Edilemez’ eyleminde gördüm. Yanlış anlaşılmasın, o protestoya katılmak da son derece önemliydi. Ama sanatçılar sadece kendilerini ilgilendiren konularda tepki gösteriyorlar. En basitinden ortada 30 yıldır süregelen bir savaş var ama hiçbir sanatçı bu konu hakkında bir şey yapmaya yanaşmıyor. Şehir Tiyatroları ya da sokak hayvanları için ölüm yasası protestolarında, istendiği zaman ne kadar çabuk bir şekilde örgütlenmenin mümkün olduğunu gördük. Bu gücü ülkenin diğer sorunları hakkında da kullanmalıyız.

Ölüm yasasına karşı düzenlenen yürüyüşe ‘ Ağır Roman Yeni Dünya’ ekibi olarak katılmıştınız, orada birçok oyuncu da vardı...


Evet, ekipten birçok arkadaşımızla katıldık yürüyüşe. Twitter ’da da yazdım. Birçok oyuncuyu da gördüğüm doğru, bu sevindirici bir şey. Demek istediğim sadece hayvan hakları için değil, insanı ilgilendiren konularda da, aynı tepkiyi vermemiz gerekli.

Bu eylemlerle gerçekten bir şeylerin değişebileceğine inanıyor musunuz?


Umut etmek, inanmak zorundayız. İnanmazsak, ölürüz. Mesela hayvan hakları için yeniden yürüyüş düzenlenecek. Ona da katılacağım. Bir şeylerin değişeceğine inancım var.

Ne de olsa karşımızda “Yollar yürümekle aşınmaz” türü bir yaklaşım var...


İyi de tepki göstermezsek, böyle gider. O yasada en korkunç olan unsurlardan biri de insanları ihbarcılığa alıştırmaları. ‘Komşun Pitbull mu besliyor, ara’. Nasıl bir zihniyet bu? Kaldı ki bu fikri destekleyenler, bu işin sadece orada kalacağını düşünüyorlarsa, yanılıyorlar. Birbirinin polisi, birbirinin ajanı olmak, son derece tehlikeli bir yaklaşım. Yarın öbür gün, bu ihbarcılık, ‘Nikâhsız beraber oturuyorlarsa ara’ ya da ‘eşcinselse ara’ya kadar gider.

Azeri bir kadına biçilen rol: Temizlikçi
Kimsenin kimsenin polisi olmasına ihtiyacımız yok. Nasıl olmasın ki? Geçenlerde de yazmıştım, Türk Dil Kurumu’nun sitesinde ‘Rus’ yazınca ‘Moskof Gâvuru’, Ermeni yazınca ‘Ermeni gelini gibi kırıtmak’ çıkıyor karşımıza. İnanılır gibi değil, Türk Dil Kurumu’nun sitesinden bahsediyoruz. Bu kadar ‘ötekileştirmek’ çok tehlikeli, korkutucu sonuçlar doğurur. Gerçi yaşıyor ve görüyoruz zaten.
Tepkinizi Kürt, Ermeni, Rus, Rum oyunculara biçilen roller hakkında da koymuştunuz Twitter’da birkaç ay önce, değil mi?
Evet, Türkiye’de yaşayan ama Türk olmayan oyunculara karşı son derece ırkçı bir yaklaşım var televizyonda. Kürtlerin şiveleri karikatürize ediliyor, komik bir şeymiş gibi gösteriliyor.
Bu ülkede Rumlara, Ermenilere yapılan yaklaşım belli. Azeri bir kadına biçilecek en iyi rol, temizlikçi. Ruslar da ‘kötü kadın, Nataşa’. Koskoca bir ulusu sadece fuhuş sektöründen ibaret göstermek bildiğiniz ırkçılıktır ve bu da büyük bir suçtur.


Televizyon ekranlarında neden bir Rus, bir Azeri piyano hocası rolü yok hiç? Neden bu başkalarını aşağılayan tavır?

Dizlerde rol almak beni kısıtlamaz


Dizide yer almak, uzun saatler ve yoğun çalışma günleri demek. Sizi yakın zamanda bir sinema projesinde göremeyecek miyiz?


Dizi projesi beni çok bağlayacak, kısıtlayacak bir şey değil. En azından yönetmenimizin “İyi bir proje, bunu da yapmak istiyorum” dediğim zaman, bana çalışma düzenimizde kolaylık sağlayacağını düşünüyorum.
Şimdilerde bir iki proje var önümde, ama bunu açıklamam henüz doğru olmaz, netlik kazandıktan sonra konuşalım.

Radikal